7 Kasım 2008 Cuma

Uyumak değil, ölmek benimkisi.

Uykumun ağır olduğunu, yıllar boyu, tüm yakınlarım söylemiştir. Yaşadığım, durum komedisi tadındaki bir kaç olaydan sonra, ben de farkına vardım zaten bu durumun. Bazen inanılmayacak dereceye varabiliyor uykumun ağırlığı. Kısacası; uyumak değil, ölmek benimkisi.

Dün gece yaşanan olay buna en güzel örneklerden. Sağ olsun, Aziz, şebek etmiş beni. Kısaca özetleyeyim efem.

Çiköfte(ğ yok orda) partisinden(bunu ayrıca yazacağım) döndükten sonra gecenin 1:00'inde, Aziz bilgisayarın başına geçerken ben de Aziz'in yatağına uzandım. Sonrasını hatırlamıyorum. Aziz'in anlattıklarına göre diyalog şöyle gelişmiş:

Aziz: Onur, uyuyorsun abi.
Onur: Yok, uyumuyorum. Hayal kuruyorum ben.
A: Ne hayali?
O: Karıştırma orasını.

Ne hayal ediyordum acaba? :)

Sonra, Aziz benim uykumdan faydalanıp türlü şebekliler planlar ve ortaya şu tablo çıkar.

Evet, o maden suyu şişesi kafamda duruyor. Daha da ilginci, Aziz o şişeyi kafama koyana kadar üç ayrı teşebbüste bulunmuş ve buna rağmen uyanmamışım. Ya, homurdanmamışım bile; kımıldamamışım bile. Çok kötü durum, çok...

3 yorum:

Witchie of Stars dedi ki...

Önce menemen, şimdi çiğköfte, e Kayseri'ye gelip de mantı yemeden dönmek olmaz... Küresel simteri varsayımını gerçeğe dönüştürüp, Erciyes'in tepesinden yuvarlanarak aldığım hızla Bonn'a kadar varırım heralde. En azından dönüş biletinden yırttım diye sevinsem mi acaba şimdiden?

Onur ŞATIR dedi ki...

:)))

Yorum sanki yanlış yerde:))

Witchie of Stars dedi ki...

Keşke yanlış yerde olsa "Çiköfte(ğ yok orda) partisinden(bunu ayrıca yazacağım) döndükten sonra gecenin..." Her entryde ayrı bir acıktırma çalışması yürütülmekte. Ama yok yook, bu böyle gitmez. Birinin buna dur demesi veya bana yemek yapmayı öğretmesi gerek =))