5 Ağustos 2007 Pazar

Pusula Artvin'i gösteriyor...

Benim memleket, babaocağı Artvin/Hopa, anaocağı da Artvin/Arhavi... Gurbetçiyiz biz de birçokları gibi ve memleket yazları gidilen, özlem giderilen yer. Bu yaz da gidiyoruz. Yolculuk bugün 15:30 da başlıyor.

Maalesef bu gezinin en sıkıntılı kısmı yolculuk. Ankara'dan yaklaşık 16 saat sürüyor şehirlerarası otobüslerle. Yeni bitirilen ve sahillerin tam anlamıyla anasını ağlatan otoyol sayesinde 2 saat kadar kısalmış herhalde. Ama hala uzun.

Köye en son gidişim 2004 yazıydı. O zamanlar kameram falan yok tabi. Ama bu gezi hem kameramın oluşu hem de memlekete bakışımın değişmesi sebebiyle gayet araştırmacı modda olacak:J)

Yeşil baskın fotolar ve dilim döndükçe anlattığım maceralarla karşınızda olacağım. Orada net bulduğumda veya 1 ay sonra döndüğümde gözünüzün gönlünüzün açılmasına yardımcı olacaklar o fotoğraflar:J)

Şimdi son toparlanmalar için kaçar ben.

Hadi bana iyi yolculuklar...:J)

4 Ağustos 2007 Cumartesi

İstanbul macerasının sonu...

Bir yılı dershane altı yılı üniversite olmak üzere hayatımın son yedi yılını İstanbul'da geçirdim. Acı tatlı anılarım oldu(bu söylem de hep bir gülümseme oluşturur yüzümde:)). Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümlerinin ününü duyanlarınız vardır; girmesi kolay çıkması zor bölüm... Aynen öyle oldu bana da. Gayet kolay, hiç sallamadan girdiğim bölümden gayet yırtınarak çıkamıyorum. Evet, hala çıkamadım. Üç adet dersim kaldı mezuniyete; Analiz III(3. dönem), Fizik II(2. dönem), Yıldızlararası Madde(8. Dönem)... Bu derslerin kalış hikayelerine girmeyeceğim, daha sonra kitap olarak yayınlanacak kadar materyal var çünkü:) Hele son dönem FizikII ve Yıldızlararası Madde'nin nasıl kaldığına hiç girmeyeceğim; sinirlerim tepeme fırlar...

Olayların böyle gelişmesine pek de memnun olmadım tabi. Memnuniyetsizliğimin birçok sebebi var; yaş oldu 24, daha askerlik var, e borçlar malum vs. Bir de bunlara babamın "Şimdi senin orda kalman için bir sebep yok. Gel Ankara'ya, yanıma da masraf olma bari." sözleri eklenince tadından yenmez, sıcaktan yanına da yatılmaz bir durum çıkıverdi ortaya. İstanbul macerası sona ermiş, sorumluluklar omuza binmekle kalmamış tepinmeye başlamış ve üstüne üstlük de tüm bunlar tam da gönül İstanbul'da kalmayı hiç bu kadar istemezken, can cananını bulmuşken olmuştu:..( Hayat bazen çok zorlayıcı olabiliyor...

Velhasıl kelam kalp ağırır, omuzlar çürür, dalgaya alınmanın verdiği ruh dengesizliği de cabasıdır şu aralar benim buralarda...