4 Kasım 2009 Çarşamba


Göğsümün tam ortası
tarif edilmiş tüm biçimlerde,
tasvir edilmiş her şekilde,
daha öncekileri unutturacak gibi,
adem elmama uzanan bir çift ele sahipmişcesine,
kalbimi durmaya ikna etmek niyetiyle,
ağırıyor,
sancıyor,
sıkışıyor,
daralıyor,
eziliyor.


Kalbim buna izin veriyor;
emin değilmiş gibi,
atışlarını sevdiceğe göre ayarlamamışcasına,
beynimi ele geçirmek niyetiyle...

Korkmayı bıraktığında bir kalp,
sevmiyor mu demektir?
Sevmek
her an,
her daim
korkmayı mı gerektirir kaybetmekten?

Peki huzur?
Sevmek huzur da getirmez mi?

Peki korkarken nasıl huzurlu olabilir insan?

Ödüm koparsa gördüğüm bir yazı karşısında;
çok mu seviyorumdur,
hala güvenememiş miyimdir,
yoksa ikisi birden mi?

Buluttan nem kapmak;
delicesine sevmenin mi belirtisidir,
paranoyakça bir şey mi?

Gidersen ölürüm!
Bunu bil,
ona göre yaz!!!