27 Haziran 2007 Çarşamba

Bir kredi kartı hikayesi...

    Uzun bir zamandır kredi kartı kullanıcısıyım. İlk dönemler gayet bilinçli bir kullanıcı profili sergiliyordum. Yaptığım harcamaları eve geldiğimde not alıyor, sliplerle beraber harcama miktarında nakit parayı da bir kenara koyuyordum. Hesap özeti geldiğinde o paraları bankaya yatırıyor ve bir sonraki döneme borçsuz giriyordum. Bu bayağı bir süre böyle devam etti. Sonraları bankalar beni alt edemeyeceklerini fark ettiler ve değişik çözümler üretmeye çalıştılar. Bir kaç başarısız denemeden sonra onları başarıya ulaştıracak silahı bulmuşlardı; Taksitli alışveriş...

    Taksitli alışveriş benim hoşuma gitmişti. Ama bir sorun vardı; benim sistemime uymuyordu. Kenara ayırmam gereken para alışverişin tamamıydı. Ama bu da taksiti anlamsız kılıyordu. Sadece taksiti ayırdığımda ise dönem sonunda borcum sıfırlanmıyordu. İlk başlarda aldırmadım buna. Ufak taksitler üstesinden gelinemeyecek sorunlar yaratmıyordu. Sonraları taksitlerin miktarları büyüdü. Ama bunula da başa çıkabiliyordum. Çünki taksit toplamının aylık gelirimi geçmemesine dikkat ediyordum. Tabii ki geçimden arta kalan kısmını. Evet sistem hala çalışıyordu. Ama taksitler gelirim kadarken, tek çekimden kaynaklanan borçları hangi parayla ödeyecektim. İşte o zaman "asgari ödeme" silahıyla karşıma çıktılar. Bir kez daha tuzağa düşmüştüm. Ama hala dönülmez noktaya hayli uzaktım. Bankaların yapacakları bişey de kalmamıştı. Onlar kara kara düşünürken ben kendi kuyumu kazmaya başladım istem dışı; kart gerçekten gerekli olmuştu. Gereklilik konusu bana kalmakla beraber gerçekten o harcamaların yapılması gerekiyordu. Taksitler ve birikmiş borçlar olmasa bu harcamalar beni sona bir adım bile yaklaştıramazdı. Zamanla üstesinden gelinebilirdi. Ama taksitler ve birikmiş borçlar ve de üstüne gelen bu zorunlu harcamalar beni "asgari ödeme"nin tutsağı yapmıştı. Borcun başımdan aştığı dönemlerde değişik kartlara yaptığım toplam 600 ytl civarındaki "asgari ödeme"lerin 100-130 ytl si faiz iken bu borç nasıl kapanacaktı? İşte bu soruya uzun zaman cevap bulamadım. Parayı nerden bulduğum da ayrı bir muammaydı zaten. İnanın şimdi hatırlamıyorum. Bir şekilde çevirdim çarkı, Türkiye'de yaşamanın ve memur bir babanın çocuğu olmanın getirdiği olağanüstü bir yetenekle... Borçlar yavaş yavaş erimeye başladı. Arada babadan alınan takviyelerle, arada ekstradan çıkan özel derslerin gelirleriyle, arada haladan gelen "hızır yardımları"yla ağır ama istikrarlı bir şekilde eriyordu borçlar.

    Gün geldi bir kart bankamatik tarafından alıkoyuldu. Bankayla olan uzun görüşmeler sonucu öğrenci kartımın kapatıldığını, istersem yeni bir başvuru ile normal bir kart verileceğini öğrendim. Bu bir fırsattı ve ben kullandım. Tabii ki başvuru yapmadım ve kartın birinden kurtulmuştum. İçindeki 5 ytl kadarlık bir borcu kapattıktan sonra İş Bankası ile vadesiz bir hesaptan başka hiçbir bağım kalmamıştı.

    Gün geldi bir kartımın kullanım süresi doldu. Yeni bir kart için yapılan uzun görüşmeler sonunda 23 yaş dolduktan sonra öğrenci kartlarının kapatıldığını, istersem yeni bir kart için başvurabileceğimi öğrendim. Yine fırsat kapımı çalmıştı. İstemediğimi fakat kartta borcumun bulunduğunu söylediğimde kartı kapattıktan sonrada borcu ödemeye devam edebileceğimi ve borç bitince de hesabı kapatacaklarını söylediler. Kabul ettim ve bu borç da bitmek üzere.

    Gün geldi bir kartımın borcu bitti. Sonunda bu kartı kapatabilecektim. Bu kart CitiBank'ın kredi kartıydı.

    Bu kartın kapatılış hikayesini de sonra yazarım artık. Gerçi biraz arkası yarın gibi oldu ama sıkkıntılar geldi bana bu sıcakta bilgisayar başında:J)

Çift Yıldızlar sınav sonucu...

    Evet sonunda açıklandı sınav sonucu. Sınav sorularını ve benim verdiğim cevapları daha önce yazmıştım. İşte o kağıt 50 puan aldı. Evet çok hoş bir not değil. Ama beni hayli memnun eder. Çünki 40 bana yeter nottu. Dersi geçtim. Hangi notla geçtiğim belli değil daha. Benim tahminim CC veya CB gelebilir. Gerçi en yüksek ikinci not. Benim üstümde bir tek 55 var. E bizde çan eğrisi sistemi de var. Ama öğrenci sayısı az olduğunda ve notlar çok düşük olduğunda hocalar "ince ayar" yapabiliyor. Bu sebeple de en fazla CB gelir bence. Ama belli olmaz BB de olabilir. Amaaaan, ne gelirse gelsin umrumda değil. Geçtim ya, yeter bana...:J)

16 Haziran 2007 Cumartesi

Karar ver çocuk!!! (şiirimsi)

Karar ver çocuk!!!


Yalnız olmakla yanlış olmak arası bir yerdeyim,
Kendim olmakla pes etmek arası...
      Kapılmak akan nehre
      Ya da dal olmak yitmek istemeyenlere...

Bir tek ben miyim gören şelaleyi,
Yoksa kaçırıyor muyum eğlenceyi;
      Çarpmadan önce aşağıdaki taşlara
      Zevk verecek bir kaç saniyeyi...

                                                                             onurCUK
                                                                         5.3.2007, 21:22

14 Haziran 2007 Perşembe

6.adım-a durumu...

     Dün ilk finalim vardı; Çift Yıldızlar. Sınav sonrası yazacaktım aslında ama acayip üşünesim ve tembellik yapasım geldiğinden üşendim ve tembellik yaptım:)

İçses: Haydi yaz yaz. Başlatma girizgahına:p

     En sevdiğim ve bolca kullandığın "neyse" kelimesi imdadıma yetişsin de ben de yazıya başlayayım bari:) Neyse ben anlatayım...

     "Tipik öğrenci halleri..." adlı yazıda sıraladığım maddeler aynen gerçekleşti ilk sınavım öncesi ve sonrası. Sınav sonrasını "6.adım" ve "6.adım şöyle de olabilir" diye iki kısımda incelemiştim. Ben "6.adım" şeklinde yani "galiba geçerim" havasında çıktım sınavdan. Her ne kadar içime sinerekten "çalıştım" diyemesem de sorular beni çok zorlamadı. Klasik bir Türker hoca sınavıydı; dört asıl soru ve bunların a'sı, b'si, d'si... Ben üçtanesini yaptığıma inanıyorum. Birazdan soruları ve benim yaptığım çözümleri yazıcam. Notlar açıklanınca da belli olacak akkoyun karakoyun. Lafı sündürmeden sorulara geçeyim.

Not: Aşağıdaki resimlerin büyük, kaliteli, okunabilir, bakmadan yanında yatılabilir halleri için üstlerine sağ tıklayıp "yeni pencerede aç" veya "yeni sekmede aç" veya varsa "bu sayfayı kaybetme de nasıl açarsan aç" demek gerekiyor.
13 Haziran 2007

2006-2007 BAHAR DÖNEMİ
ÇİFT YILDIZLAR YARIYIL SONU SINAV SORULARI


SORU 1: Aşağıdaki konuları kısaca açıklayınız. a) Doppler olayı. b) Evre (faz). c) Örtençift yıldız türlerinin adlarını ve varsa alt sınıflarını yazınız. d) Eliptik bir yörüngede büyük eksenin görüm doğrultusunda ve görüm doğrultusuna dik olduğu durumlardaki ışık eğrilerini çiziniz. e) Aşağıda verilen iki çeşit çift yıldız yörüngelerine karşılık gelen hız eğrilerini çiziniz.

SORU 2: a) Roche modelini bir şekille açıklayarak Roche lobunun yarıçapını veren bağıntıyı yazınız. b) Işık eğrisini etkileyen faktörleri yazınız.

SORU 3: Yörüngesinin dışmerkezliği 0.3, radyal hız eğrisinin yarı genliği 50 km/s ve Ó(ascii 224 kodunun alfa olması gerek ama bu salak şey çıkıyor.)=60 km/s olduğu bilinen bir çift yıldız bileşeninin periastron geçişindeki hızını hesaplayınız.

SORU 4: Periyodu 100 yıl olan bir çift yıldız yörüngesinin yarıbüyükekseni 1".5 dir. Yıldızlardan birinin kütlesi 1.5 Mgüneş , görünen kadiri 10 ve mutlak kadiri 5 olduğuna göre diğer yıldızın kütlesi ne olur?

Benim cevaplarım:

CEVAP 1: a)Doppler olayı: Herhangi bir cismin spektrumundaki çizgilerin, cismin radyal(dikine) hareketine bağlı olarak kırmızı veya mavi dalgaboylarına kayması olayıdır. Cisim gözlemciden uzaklaşıyorsa çizgiler daha büyük dalgaboyuna yani kırmızıya, yaklaşıyorsa daha küçük dalgaboyuna yani maviye kayar. Bu çizgilerin olmaları gereken dalgaboylarından sapma miktarlarından radyal hızları bulunabilir.
{ (değişim miktarı/olması gereken dalgaboyu)=(cismin hızı/ışık hızı) }

b)Evre(faz): Örten çiftlerde periyot'un başlagıcına "0" bitişine "1" dendiğinde sitemin hangi aşamada olduğunu belirten ifadedir. Örneğin periyodu 10 gün olan bir sistemde periyot başından tam 4 gün geçmiş ise Evre 4/10=0.4 tür.

Bir örten çift sistem için zamana göre parlaklık grafiği bize ışık eğrisini verir. Bu eğrinin x-ekseni zaman olduğundan sonsuza gidiyor. Periyotla tekrar eden parlaklık değişimleri "evre"ye göre çizdirildiğinde çok daha kullanışlı hale gelir.

c)Örten Çift Yıldız türleri:
    I-Algol türü Ö.Ç.Y.

   II-ß Lyrae türü Ö.Ç.Y.
  III-W Uma türü Ö.Ç.Y.
   IV- RS CVn türü Ö.Ç.Y. (ben bunu unuttum sınavda:()
    V-Kataklismik Çift Yıldızlar
       a-Nova
       b-Tekrarlayan Nova (bu da aklıma gelmedi)
       c-Cüce Nova(bu da yok)
            i-U Gem
           ii-SU UMa
          iii-Z Cam
       d-Nova Benzeri Yıldız(bunu yazıp yazmadığımı hatırlamıyorum:))
          i-UX UMa
         ii-Anti-Cüce
        iii-DO Her
        iv-AM Her
         v-AM CVn
    VI-Simbiyotik Yıldızları
  VII-X-Işın Çiftleri

d)

e)
CEVAP 2: a)Roche modeli ve Roche Lobu'nun yarıçapı:
b) Salaklığıma doymayayım ben. Bu soruyu görmedim. Hem vallah hemi de billah. 12,5 puandan olduk göz göre göre.

ahanda cevap:

I-Göreli yörüngenin şekli
II-Çift yıldız bileşenlerinin büyüklüğü
III-Yörüngenin büyükekseninin görüş doğrultusuna göre durumu
IV-Bileşen yıldızların parlaklıklarının oranı
V-İki yıldızın küresel şekilden ne derece farklı olduğu
VI-Göreli yörüngelerin büyüklüğü
VII-Yansıma tesiri
VIII-Kenar kararması

CEVAP 3: Bu soruyu yapamadım maalesef; çalışmadığım yerden çıktı:p. Hatta şimdi baktımda benim notlar arasında bu soruyu çözmeye yarar bilgiler yok. Eksik toparlamışım herhalde:) Bir ara öğrenirsem eklerim artık...

CEVAP 4:


İşte ben bunları yazdım kağıda. Bakalım ne kadar not alabileceğim. Eğer varsa aranızda "şurası öyle değil böyle olacak", "bunun cevabı bu değil ki! mal mısın sen?", "He 3. soruyu çözememiş. Ben çözerim." vb. cümleler kuranlarınız varsa beklerim fikirlerinizi. "Bilgi paylaşmak içindir." prensibi çerçevesinde davranalım.

Teşekkürler insanlık...

11 Haziran 2007 Pazartesi

Tipik öğrenci halleri...

      Cumartesi sabahı bir heves kalkmıştım ders çalışacağım diye. Bir önce ki yazı da bunu tescillemek amaçlıydı. Ama gelgör ki hala tek kelime okumuş değilim:(

      Tipik öğrenci hali işte; karar verme ile çalışmaya başlama arası gayet uzun bir vakit. Genellikle yaşananları şöyle özetleyebilirim;


1.adım: Sınava bir hafta falan kala başlayan "Ya abi benim ders çalışmam lazım, evden çıkamam" , "olum ders çalışıcam sen hallediver faturaları" , "evet en sevdiğim ve kaçırmadığım dizi ama izleyemem; ders çalışmam lazım" ve benzeri şekillerde vuku bulan kendine eziyet,


2.adım: Bir iki gün sonra başlayan ve son geceye kadar süren "Aslında sınava çok var. Bu film kaçmaz olum, filmden sonra çalışırım." , "Oluum, bu program var ya, bir daha bu adamlar aynı programa kaç yıl sonra çıkar." , "Ya bir maç yapıp gelecem, akşam çalışırım" ve benzeri bahaneler,


3.adım: Son gece "Ya aslında bir kaç saatlik işi var bu sınavın. 2 gibi başlasam sabaha kadar oooohohooooo, yerim ben bu sınavı" şeklindeki akla uygunlaştırma çabası,

4.adım: Nihayet sınava 3-5 saat kala "Olum, ben var ya salağım. Kaç gündür yatıyorum. Nasıl yetişecek lan bu kadar konu" şeklindeki tutuşma,

5.adım: Hemen sınav öncesi "Ben bu sınavı geçersem ıspatıdır bu, eğitim sistemimizin ne halde olduğunun. Yıllardır böyle geçiyoruz. Ne öğrendiğimiz var ne kendimize kattığımız birşey. Sonra "Türkiye neden adam olmuyo?" olmaz tabi..." nutukları,

6.adım: Hemen sınav sonrası "Bunu da geçtim galiba ama bu böyle sürmez. Bundan sonra derslere de girecem, bir ay önceden de başlıyacam çalışmaya. Metabolizma altüst, öğrendiklerimi de unuttum. Ne anladık okul okuduğumuzdan." şeklinde kimsenin inanmadığı yalanlar silsilesi...

      Tabii 6.adım şöyle de olabilir; hemen sınav sonrası "Olum ben harbiden salağın önde bayrak taşıyanıyım. Bir haftadır notlar bana ben notlara saygılarımızı iletiyoruz. Otur da çalış aptal. Bundan da kaldık. Am a bu böyle olmaz. Bundan sonra derslere de girecem, bir ay önceden de çalışmaya başlıyacam. Başka türlü bitmez bu okul. 7 sene öğrenci olur gider 15 ay askerlik yaparız er olarak." sitemler ve inanılmayan yalanlar dizisi...

      Benimki de başka bir şekli işte kendimi rahatlatmamın. Bunları biliyorum ama bir türlü başlayamıyorum derse. Bir an düşündüm de; durum ciddi, başlasam iyi olacak.

      Varsa bunu okuyan öğrenci arkadaş sözüm ona; eski sınav soruları hayat kurtarır.;)

9 Haziran 2007 Cumartesi

Finaller geldi çattı...

Ön bilgi: İ.Ü. Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü'ne 2001 yılında girdim ve hala çıkamadım:(

      22 temmuzdaki seçimler siyasiler için neyse bu final dönemi de benim için o. Okuldaki 6'ıncı yılımın sonunda sona kalan 4 dersimin dona kalmasını istemiyorum.

    Valla yukardaki "koş be kulum" dedi bana. Okuldaki program değişikliği sonucu "arada kalan tayfa" olduk bir bölümümüz. Derslerimiz kapandı. Bu sebeple vizelerden muaf, finallerden de 40 almakla yükümlü hale geldik. Hatta finallerden alamazsak "telafi"si var bir de:) "koş be kulum" dedi demiştim:)

      Ama ne olursa olsun bizim bölümün ününü duyanlarınız varsa bu şartlarda bile derslerden kalınabileceğini bilir. Tabii ki adam gibi çalışılmazsa. İşte ben de bu sebeplerden ötürü yaptım programımı, ayırdım notlarımı ve geçmiş sınavlarda çıkmış soruları; başlıyorum bu gün çalışmaya. Çarşamba günü ilk sınavım var; Çift Yıldızlar.

      Kendisi yaptığım araştırmalar ve çalışmalar sebebiyle genel olarak bildiğim bir konu olmasına karşın ders olarak karşıma çıktığında nedense devleşmekte ve beni köşeye şıkıştırmakta. Aslında sebep belli; öğrenci psikolojisi. Biraz da, araştırma yaparken kitabı açıp baktığım ayrıntılar için sınavda kitap açamamam tabii ki.

      Bu dersten o kadar tırsmıyorum aslında. Dediğim gibi genel hatlarıyla olaya hakimim zaten. Ayrıca hocamız Prof. Türker ÖZKAN da her sınavda aşağı yukarı aynı şeyleri soruyor. Tıpatıp değil ama bilen adam için aynı.

      Neyse sabah sabah bu kadar gevezelik yeter. Çift Yıldız notları beni bekler...

8 Haziran 2007 Cuma

Yeni Sabahlara...(şiirimsi)


Yeni sabahlara...

Ufuktan doğan Güneş;
    Eskimiş, yıpranmış kayığı
        Fonda siyah gölge yapan,

Beni de arkadan aydınlat ki
    Görmesinler yaralarımı,
        Bilmesinler kalbime saplananları...

                                                            onurCUK

                                                      21.02.2007 23:07

Merhaba Dünya

    Ben de "bloglular" kervanına katıldım sonunda.

  Uzun zamandır istediğim birşeydi aslında bir blogumun olması. Ama bir türlü boş vakitlerimi bilgisayar başına yönlendirememiştim. Sonunda başardım bir blog oluşturarak elini ayağını düzeltecek kadar vakti ayırabilmeyi. Ne tesadüftür ki bu vakit final haftasının hemen öncesine denk geldi:) Artık ders çalışmaya başlamadan önce kendini hazırlama süreci midir yoksa kaytarma yöntemi mi orasını bilemeyeceğim:)

    Velhasılkelam(böyle mi yazılıyor acaba) ben de yazacağım artık. Ben de bir veri kaynağı, ben de bir kahkaha tufanı, ben de bir "ay canım benim", ben de bir "hade oradan sen de" olacağım...

      Hoşbulduk vesselam...