25 Nisan 2009 Cumartesi

...uyanmak.


Ne kadar çok karar alıp da aldığımızla kalıyoruz.


Ne kadar çok başlangıçlarımız, ne kadar çok "milat"larımız,
ne kadar çok "bundan sonra"larımız,
ne kadar çok "artık yeter"lerimiz var;
ne kadar çok...

Senin var; benim var; hepimizin var.

Bunlar kadar çok olmasa da, bazen, arada "dank ediş"lerimiz de oluyor.

Ya kendi kendimizin kafasına indiriyoruz en yakınımızdaki sert cismi ya da
birileri indiriyor ellerine ne geçerse o anda tepemize.

...ve "dank" ediyor.

Dün akşam kafama geçiriverdiler efem.

Hâlâ sızlıyor valla.

Ama her "dank ediş"ten sonra,
her gerçekten farkına varıştan sonra
illâ ki,
mutlaka
"elde olmayan"lar çıkıyor sahneye.
(Murphy'e selamlar)


Sabah 8 gibi kalkıp çıktım evden. Annem memleketten bir şeyler göndermiş; onları almaya gittim otogara. Her şey tamamdı: Erken kalkmıştım, zindeydim, kararlıydım, başım hâlâ sızlıyordu (bu iyiydi; tekrar uyuşmama engeldi). Eve geldim. Annemin gönderdiklerini buzdolabına yerleştirip acelesinden bir kahvaltı hazırlayıp hemen çalışmaya başlayacaktım.

Elektrik kesilmiş!!!

Bilgisayarsız hiçbir şey yapamam!

Kahvaltı bitene kadar gelir umutlarıyla milleti uyandırdım. Kahvaltı yaptık (süperdi, minci ve karalahana sarması, ayrıntılar sonra). 

Kahvaltı bitti, elektrik yok; elektrik arızayı aradık. "Saat 4'te gelir." dediler.

Yatıp uyudum. Belki de iyi oldu; bilmiyorum. İyice alamamıştım uykumu.



Dedim ya: Her "dank ediş"ten sonra,
her gerçekten farkına varıştan sonra
illâ ki,
mutlaka
"elde olmayan"lar çıkıyor sahneye.

Eğer ki "dank ediş" sağlamsa, eğer ki "dank ettiren"in eli ağırsa
hiç fark etmez;
sızı kafada hissediliyorsa hâlâ sorun olmaz bu "elde olmayanlar".

Bir hafta sürecek bir "günümüze gelme çalışması" içerisine girdim efem; mâlum, hayli geride kalmıştım.

"Dank ettiren"ler sağolsun:)))

6 yorum:

neş'e dedi ki...

bilirim o milatları yakınen. bildiğin üzre :) bu seferki ciddi risk. umarım aldığımla kalmam.

sen de öyle bahaneler uydurma bilgisyarsız hiçim diye. teorikte eksiklerin yok mu? hiç kitabınız da mı yok sizin kardeşim. hiç olmadı zor zamanlar için 2-3 makale çıktısı bulundur elinin altında. elektrikler gitti mi ya da yollarda onları okursun. iki kelime fazla öğrensen kâr.

kızarım :)

Onur ŞATIR dedi ki...

Yok yok kalmazsın; devamı gelecek.

Yok efenim, öyle "bilgisayarsız bir hiçim" geyiği değil bu. Şimdi fark ettim ben de, oradan öyle bir anlam çıkıyor; fakat değil. Ödev yetiştirmem lazım ve ödevin bilgisayar kısmında, excel kısmındayım. O nedenle bilgisayar olmadan yapabileceğim bir şey yoktu.

Kız tabi; ben de kızıyorum zaten:))

Unknown dedi ki...

en istikrarlı ben çıktım herhalde.
dünü, günü geçtim, gelecekteyim neredeyse.
bi de az önce eve gelirken tanburumun eşiği patlamasaydı daha da güzel olacaktı ama her işte bi hayır vardır. yarın gidip farklı ağaçlardan eşik arayacağım.
anaa dur be yanlış yere yazdım son kısımları. kendi blogostrosferime yazmam gerekiyordu.
back to the future

can dedi ki...

evet ne kadar çok milatlarımız var..

Adsız dedi ki...

Bayım! 25 Nisan'dan geldik 25 Mayıs'a excel ödevi bitti mi hala mı bekliyo bi anlayalım da şu miladın anlamını da idrak edelim hani
(Seni beni bilmez seniii yaktım çıranı ulen!)

Onur ŞATIR dedi ki...

O ödev bu "uyanış"dan bir kaç gün sonra bitti tabii ki. Ha, ödevler bitti mi dersen cevabım koca bir HAYIR!!! Biri bitiyor hemen peşine yapıştırıyorlar öbürünü:)

Bir de ismini bağışlasaydın keşke; belki bilirim ben seni de sen bilmezsin beni:)